24 Aralık 2009 Perşembe

Bitmeye Mahkum İlişkiler

Bir ilişkide samimiyetten daha ne önemli hiçbir şey olmadığı inancındayım. Kartlarını açık oynayacak iki taraf da, yoksa oraya buraya tıkıştırılıp saklanmaya çalışılan kartlar, bir şekilde pıtır pıtır dökülür saçılır ortalığa en olmadık zamanlarda. Karşılıklı oturup şöyle demek gerekir: "Bak, ben şunları yaşadım, üzerimde şu gibi etkileri oldu ve o yüzden şu kararları aldım. Senin bana etkilerin de şunlar ve bizle ilgili düşüncelerim de şunlar. Hadi bakalım, sende sıra."

Yani bu kadar kaba bir biçimde değil tabii ki, ama bir şekilde bu içeriğe ulaşmak lazım.

Kartlarını gizleyenlerden daha kötüsü de var elbette. Mesela, blöfçüler! En tehlikelisi bunlardır diye düşünüyorum. Genelde kartlar açıldığında, ilişkinin biteceğinin farkında olanlar blöf yapma yoluna giderler. Yazık, bu tipler en tehlikeli oldukları kadar, en acınası olanlardır aynı zamanda.

Şöyle bir şeyler karalamıştım bir zamanlar Gitmek ile ilgili:

"Gitmek gerekir bazen, yormadan, bıktırmadan.. Sonu belli bir filmi, ağır çekimde oynamak yorar, yıpratır.. Sana kalan sevgiyle, birazcık onurunla, gideceksin vaktiyse. 'Git' dendiğinde, kendini acınacak durumlara sokup filmi uzatmaktaysa tek çaren, acınacak durumdasındır o zaman gerçekten işte.. Kaybeden olmaktan daha kötüsü, kaybolan olmaktır belki de.."


Maske klişesini de kullanmak istemezdim ama düşündüm de, ya samimiyetsiz bir ilişkide ruhlar birbirlerini yukarıdaki gibi görüyorlarsa? Çok korkunç.

Hiç yorum yok: