14 Aralık 2009 Pazartesi

Vatan, Millet, Sakarya!

Nefes adlı filmi izlemedim. İzlemeyi de düşünmüyorum ama beğeneni çok, o yüzden emeklerine sağlık. İzlemediğim bir film hakkında yorum yapmak istemiyorum.

Ama bu film çok tuttuğuna göre, benim süper bir fikrim var. Şimdi bir film çekilsin. Süper iş yapacak, iddia ediyorum bakın. Adı "Vatan, Millet, Sakarya!" olsun. Zaten sırf bu isim sayesinde, konusu, oyuncuları hakkında hiçbir şey bilmeden gelip izleyenlerle ilk hafta zirveye oturur, vallahi bakın. Sonra konusu şöyle olur: Bir satranç tahtası görürüz. Yüzlerini göremediğimiz iki kişi, bu kıyasıya satranç mücadelesinde, tabii ki öncelikle piyonları harekete geçirirler. Piyonlarla oynamaya başlamalarından az önce, "En büyük asker bizim asker!" nidaları ve korna sesleri duyulur arka planda. Oyun boyunca, hep satranç taşlarını görürüz yakın planda. Hatta devrilen her taşla birlikte, ağır çekim ve güçlü bir devrilme sesi duyulsa tam olur. Ha, her devrilen piyonun ardından duyulacak "Şehitler ölmez, vatan bölünmez!" sloganını da unutmamak lazım.

Sonra işte bir şekilde, bayağı uzun bir süre sonra bir taraf şah çeker, sonra da mat eder, fakat beyaz şahı devirmeden bırakır (sembolik anlam açısından siyahın kazanması daha uygun gibi). En sonuda da şöyle bir şey olur: Oyunu idare eden ellerden biri siyah şahı, diğeri de beyaz şahı avucunun içine alır. İki oyuncunun da bu taşları, ceplerinden çıkardıkları kadife bezlerle silip, göğüslerinin üzerlerindeki ceplere koyduklarını görürüz. Daha sonra da oyuncuları yine yüzleri görünmeyecek biçimde, masadan kalkarak, kolları birbirlerinin omuzlarında, uzaktaki başka kurulu satranç masasına doğru giderlerken görürüz. Fakat o tahtada eksik olan bir siyah, bir de beyaz şah vardır...........

En son karede de, izlediğimiz oyunun tahtasını görürüz. Devrik piyonlar, atlar, filler.... Ve arka planda, "Vatan sağ olsun demiyorum, demeyeceğim!" diye haykıran bir annenin sesi...

Siyah bir ekran üzerinde "Sonsuz?" yazısı görünürken de, "Bir oğlumu vatana feda ettim, bir oğlum daha var, o da feda olsun!" diye bağırarak ağlayan bir annenin sesi...

Ve muhtemelen bu noktada, sinema salonları alkıştan yıkılır. İzleyici, sonunda filmde anlaşılır bir şey bulabilmiştir...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

ben dün gece insanlar ne izliyormuş diye merak edip gittim sinemada izledim. böyle başaşağı bir thin red line, militarist, ataerkil ve ajitatif bir karabasan gibiydi.