23 Temmuz 2009 Perşembe

Ölüler ve Rüyalar

Dün farkettim ki, yasını gereğince tutmadığınız bir ölünün rüyanıza girmesi, çok acı bir şey. Gerçek olduğunu sandığım için, aha dedim, fırsat bu fırsat. "Senin öldüğünü duyduğumda aslında çok ama çok üzüldüm, ama hiç belli edemedim, özür dilerim. Ama neyse ki ölmemişsin, ne kadar sevindim bilemezsin." dedim ağlayarak. Gülümsedi...

Bu psikolojik bir gerçektir: Yas, zamanında ve mutlaka tutulmalıdır. Yoksa eninde sonunda, gizlice büyüyüp birden ortaya çıkan sinsi bir çığ gibi, hayatınızın ortalık yerine düşüverir beklenmedik bir zamanda.

Rüyama giren kişinin öldüğünü öğrendiğimde, ilk gün kısa bir süre ağlayıp (ki bir ara uzun süre durulup, sonraki aylarda artarak devam edecekti bu ağlama süreci), sonra ne diyeceğimi bilemediğimden, ailesini arayıp baş sağlığı dileyememiştim ve ne kadar üzüldüğümü bilmedikleri için kendileri, bana çok sitem etmişlerdi.

Sanki ben hiç üzülmemişim gibi... Sanki istesem telefonda ağlamaktan konuşabilecekmişim gibi...

Ne diyordum... Yasını gereğince tutamadığınız ve aslında şimdi geri gelse, bir sürü keşkeyi iyi kiye çevirmek için elinizden geleni yapabileceğiniz bir ölünün rüyanıza girmesi çok acı veriyormuş. Bir yandan gerçek sandığınız için seviniyorsunuz, bir yanınız ise gerçek olmadığının farkında, o yüzden sevinçle karışık ağlarken, bir an önce size verilen bu fırsatı kaçırmadan söylemek istediklerinizi söylüyorsunuz.

Sonra belki aniden uyandığınızda, yastığınızda rüyadan kalma bir gözyaşı görüyorsunuz. Bu sefer de, "Geri gelmemiş, rüyaymış..." diye ağlamaya başlıyorsunuz belki...

Bu dünyada çok çok hayat dolu ve mutluydun. Umarım hala öylesindir.

Rüyada bir daha olmazsa sevinirim ama, bir gün görüşmek dileğiyle...


...............................................huzur içinde yat....................

Hiç yorum yok: