Aslında zamanyolculuğu yapıyoruz mütemadiyen. Videolar, fotoğraflar falan neyse de, mesela ders notları çok acayip şeyler. 3 hafta önce bir sınıfta sıcağı sıcağına yazdığınız zaman, aslında gelecekteki size hitap ediyorsunuz. Kolay anlaşılır bir biçimde, hatta kendinize has işaretler koyup, mesela kitaptan bir sayfayı referans göstererek yazıyorsunuz ki, gelecekte o notları okuyacak olan siz, doğru şekilde çalışasınız. Hatta kimi zaman o notların üzerinde, başka zamanlarda, başka renk kalemlerle oynama yapabiliyorsunuz. O zaman da, yine daha ileriki bir zamanda okuduğunuzda, iki farklı zamanın iç içe geçtiğini, üçüncü bir zamanda gözlemleyebiliyorsunuz. Bu hissiyatı hiçbir teknolojik aletin ürününde yaşayamazsınız. Bana çok garip geldi bugün düşününce...
Ama yine de hala çalışma prensibindeki şaşkınlığımı azaltamadığım yegane alet, fotoğraf makineleridir. Sanki hakikaten o Taş Devri çizgi filmindeki gibi, makinenin içinde gördükleri şeyleri harıl harıl çizen hayvancıklar var.
Eheh... Çok mu çağ dışıyım acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder