27 Temmuz 2009 Pazartesi

Seni Gidi Murphy

Herkes mutlaka duymuştur şu ünlü Murphy Kanunları'nı. Özetle şudur: Bir işin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.

Mesela; 40 dakikadır otobüs bekliyorsunuz ancak gelmiyor. "Nasıl olsa bu vakte kadar gelmedi, şu büfeye bi koşu gidip su alıverene kadar da gelmez herhalde." deyip, büfeye giderseniz, geri dönüşte hüsranla otobüsünüzün arkasından el sallamak durumunda kalırsınız.

Ya da daha basit bir örnek: Bir güzel yağ ve reçel sürdüğünüz ekmek dilimi, elinizden düşüverirse, büyük olasılıkla yağlı ve reçelli kısmı yere dönük biçimde düşecektir.

Yani bunları bu şekilde adını vererek bir liste haline getirip, pek güzel meşhur olan rahmetli Edward Murphy isimli amcamız böyle diyor.

Şimdi burada bence, bir Amerika'yı yeniden keşfetme durumu var, fakat değişik bir versiyonu. Bu kanunlar hep olumsuzluklara yönelik, ve evet, hayatımızda olumsuzluklar yok değil. Fakat farketmediğimiz bir gerçek var ki, o da insanların hafızalarında genelde bu olumsuzluk halleri yer eder. Yani şunu demek istiyorum: Eğer bir insan ömrü boyunca 100 kere otobüse bindiyse, ve bu deneyimlerinden sadece 20 tanesinde yukarıda anlattığımız büfeye gidip ortada kalma durumunu yaşadıysa, sağda solda anlattığı, bu 20 deneyim olacaktır.

Aksini düşünebiliyor musunuz ki? Şöyle bir diyalog mümkün müdür yani Allah aşkına:

- Yaa abi geçen gün başıma ne geldi biliyor musun..
- N'oldu abi, anlatsana, hayırdır?
- Otobüs bekliyordum, 10 dakika içinde geldi, ben de bindim.
- Ee, sonra?
- Eee'si o kadar işte, budur...

Eheh.. Kısaca, insanlar zaten çoğunlukla kötü/olumsuz olaylara/durumlara dikkat etme ve ilgi gösterme eğilimindedirler. Bin bir zorlukla birbirlerine belki de yıllar sonra kavuşan bir çifti anlatan filmlerde, çift en sonunda ömür boyu mutlu mesut yaşamaya başladıktan sonrasını en fazla kaç dakika görürüz? Çoğunda hiç görmeyiz bile. Çünkü o zorluklar, o acılar ilgimizi çeker. Sonrasının ilgi çekmeyeceğini bilen sevgili senarist ve yönetmenler de, bize çiftin bundan sonraki güzel hayatını gösterme gereği duymazlar. (Halbuki ben hep merak ederim...)

Yani bana göre, yıllarca çok önemli bir iş yaptığını sanıp Murphy Kanunları diye bir şey uyduran bir amcayı anarak, boş yere meşhur ettik kendisini. Ben de düşünsem biraz kesin bir kanun uyduracağım ama, ismim soyadım falan, bu kadar karizmatik durmayacaktır "Kanunları" kelimesinin solunda, o yüzden boşuna uğraşmayayım diyorum...

Hiç yorum yok: