Sevmem etmem bu akımı... Zaten ayağa düşmüştür kendisi uzun zaman önce. Hani "gotik" olup da bunun nereden çıktığını, ilk olarak hangi olaydan etkilenildiğini bilmemek çok ayıp kanımca. O zaman bilgilenelim:
1631 yılında, Vezüv'ün patlaması ile, çok enteresan bir doğa manzarası ortaya çıkmış. Salvator Rosa isimli ressam da bu görüntüden o kadar etkilenmiş ki, bu esinle birçok eser yaratmış. Düşünsenize, muhteşem bir doğa manzarası, ama kısmen yanmış, kül olmuş. Sanki cennet, cehennem bir arada.
Hey gidi... Nerden nereye. Şimdilerde şöyle bir şeye gotik diyoruz:
Eheh.. Kim çizmişse eline sağlık. Ha, eklemeden geçemeyeceğim: O kazağın kolunu sıvarsak, muhtemelen ne işe yaradığı meçhul, ele giyilen filelerden görürüz. (ismini bilemediğimden, görselini de bulamadım gugıldan)
Bütün gotik arkadaşlara sevgiler, saygılar, hayatın bu zor ve çetin yollarında başarılar diliyorum.
(insan ayrımı yapmıyorum canım ne alakası var yaa..)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder